Mera Kastamonu_Kalesi.pptx
- Количество слайдов: 20
Kastamonu Kalesi YÖNETEN : YRD. DOÇ. DR AYDIN TÜRKYILMAZ
HAZIRLAYAN: MEYİRHAN SEYSENBAY
Kastamonu Türkiye’nin Kuzey Batı Anadolu Bölgesinde yer alan Kastamonu ili, . Doğuda Sinop ve Çorum, güneyde Çankırı, batıda Karabük ve Bartın ile çevrelenen ilin kuzeydeki doğal sınırını Karadeniz oluşturur. Bölgenin jeolojik yapısına, bölgenin iç ulaşımına olduğu kadar diğer bölgelerle ilişkisini de çağımıza gelene kadar zorlayan dağlar egemendir. Şehrin güneyinde doğu-batı doğrultulu Ilgaz Dağları ve kent merkezinin kuzeyinde denize paralel uzanan Küre Dağları bu dağların başlıcalarını oluşturur.
Gezilecek Yerler Müzeler ve Örenyerleri Kaleler Zımbıllı Tepe Höyüğü (Pompeipolis) Hanlar Kastamonu Evleri Plajlar Milli Parklar ve Korunan Alanlar Mağaralar Yaylalar Kuş Gözlem Alanı
Kastamonu Kalesi
Şehirlerin kuruluşunda inşası gerçekleşen ilk yapı kale olmuş; çünkü insanoğlu, kendisinin güvenliğini sağlama hususunda çok hassas davranmıştır. Zamanla buralar, nüfusun birikmesiyle birlikte dini ve ekonomik merkezler haline gelmişlerdir. Kastamonu Kalesi’nin inşası, Bizans İmparatoru Komnenos döneminde, XII. yüzyılın sonlarında yaptırılmıştır. Bizanslardan sonra Selçuklar, Candaroğluları ve Osmanlılar tarafından da tamir edilmiş, Kastamonu'nun en önemli tarihi miraslarından birisi olan Kale, 112 metre yükseklikteki tabii tepenin üzerinde yer alan, güneyden kuzeye 155 metre, doğudan batıya 30 - 50 metre genişliğindedir. Osmanlı döneminde onarılan bu kale 27 Kasım 1943 depreminde büyük zarar görmüştür.
Kale 115 m. uzunluğunda, 30 -50 m. genişliğinde, dikdörtgen planlıdır. İlk yapılışında 15 büyük burç ve kule ile güçlendirilmiştir. Yapımında taş, kireç ve ağaç hatıllar kullanılmıştır. Kapı söveleri, tonozları ve kemerleri kesme taştan yapılmıştır. Yuvarlak burç ise, kiremit ile örtülmüştür. Kalenin birinci ve ikinci kapıları basık kemerlidir. Burada sivri kemerli tonozlar bulunmaktadır.
Kaleye kuzeydoğudaki dik bir yoldan çıkılmaktadır. Buradaki dikdörtgen bir burcun koruduğu kapının 50 m. kuzeyinde ikinci bir kapı daha bulunmaktadır. İki kapı arasındaki yol, burçlarla korunmuştur. Kale içerisinde çeşitli yapıların kalıntıları bulunmaktadır.
“ Kastın neydi Moni’ye” hikayesi
Rivayete göre; Tekfur’un güzel kızı Moni, Kaleyi kuşatan Türk askerlerinin komutanına, kalenin burçlarından görür görmez aşık olur. Aşkını ise dadısı aracılığıyla komutana bildirir. Aşkına karşılık veren yakışıklı komutana kale kapsının anahtarlarını teslim eder. Günlerce süren kuşatmaya rağmen düşmeyen kaleye, askerlerin ellerini kollarını sallayarak ve kapıdan girmesi sonucu durumu anlayan Tekfur, güzel kızı Moni’yi kalenin burçlarından aşağı attırır.
Türkler tarafından söylenen “ Kastın neydi Moni’ye “ sözü zaman içinde değişerek KASTAMONU’ya dönüşmüştür. Kastamonu adı nereden gelmektedir? sorusuna ne yazık ki eksik verilen cevaplar arasında "Kastın Ne İdi Moni" hikayesi yer almaktadır. Fakat şu unutulmaktadır ki, Kastamonu Kalesi 1185 - 1204 yılları arasında fethedilmiş ve bu dönemden tam 2 asır öncesinde de yöre Gastamoni Gastumana - Gastumanna şekillerinde isimlendirilmiştir. Bizanslı tarihçi Niketas Khonitaes de yöreyi isimlendirirken Gas - Tumanna ibaresini kullanmıştır. Bu tarihçi M. S. 1000 yıllarında yaşamış bir tarihçidir
“Bayraklı Sultan” türbesi
Türkler, 1071 Malazgirt Zaferinden sonra bütün Anadolu’yu olduğu gibi Kastamonu’yu da fethetmişlerdir. Fakat Haçlı Seferleri esnâsında Bizanslılar Haçlı ordusunun yardımıyla sâhildeki kentleri işgal edince Kastamonu yeniden Bizans’ın eline geçti. 1204 senesinde Türk kumandanlarından Hüsameddin Çoban Bey, Kastamonu’yu Bizanslılardan geri aldı. Selçuklu sipahileri Kastamonu kalesi önlerine gelmişti, kaleyi almak şöyle dursun surlara tırmanmak bile meseleydi. Birçok şehit verdikten sonra dönmek (ricat) askerin moralini bozacaktı. Günlerden Cumâ idi. Kaleye yeniden hücum için hazırlık yapılıyordu. Yunus Mürebbi isimli bıyıkları henüz çıkmış bir genç, Çobanoğlu Hüsameddin Beyin huzûruna çıkıp; “Beyim, Koçu Beyim, Ata Beyim. Bağışlayın beni, cenk zamanı bayraktar ben olmak isterim. Ne olur bunu esirgemeyin benden!” diyerek arzusunu bildirmiş komutan; “Hayır!” deyince, nalbant çırağı olan henüz çocuk yaştaki Yunus Mürebbi; “Ata Beyim, gece rüyamda sevgili ve şerefli Peygamberimizi (sallallahü aleyhi ve sellem) görmekle şereflendim. Yarın bana kavuşacaksın. Fakat elinde bayrakla bana gel!” buyurdu deyince, gözleri yaşaran Çobanoğlu Hüsameddin Bey, sancağı bu yiğit gence öperek teslim etti. Hücum başladı. Kaleden kazan kaynar yağlar dökülürken, alevli paçavralar arasında Deli Sungur, Derviş Musa ve Kara Duran Beylerin oklarının himâyesinde ilerleyen Yunus Mürebbi, belindeki urganı surlara fırlattı ve sanki kuş olup surların sağ burcuna tırmandı, bayrağı buraya dikti. Elindeki kılıç ile hantal kale kapısının yağlı halatlarını kesti ve kapı açıldı. Açılan bu kapıdan Türk askerleri girerek kale fethedildi. Çobanoğlu Hüsameddin Bey, sağ burca geldiğinde bu genç yiğitin vücûdunda pekçok ok olmasına rağmen sancağı dimdik tuttuğunu gördü. Yunus Mürebbi şehitlik makâmına ve insanlığın kurtarıcısı, âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili ve şerefli Peygamber efendimize kavuşmuştu. Bu kalede bulunan “Bayrak Sultan” türbesi bu genç şehide âittir.
Kalenin karşısında ki tepede Kastamonu Saat Kulesi yer alıyor.
Bu bölgeler de kalenin arka tarafından görünüyor.
Kaleye belli bir noktaya kadar araba ile çıkabiliyorsunuz. Daha sonra hafif meyilli bir yoldan yaya yürüyerek kaleye ulaşıyorsunuz. Kaleye çıkan yolun üzerinde çeşit hediyelik eşyalar satan yerler var. Tezgahların çoğunu da hanımlar işletiyor, bu tezgahlarda el işleri, maket evler ve daha pek çok ürünü bulabilir, sevdiklerinize "Kastamonu Hatırası" alabilirsiniz. Hediyelik eşya tezgahlarına ait resimleri yazının sonunda görebilirsiniz.
Hediyelik eşyaların bulunduğu tezgahlar
KAYNAKLAR Kankal, Ahmet; Türkmenlerin Kaidesi Kastamonu, 2004, Ankara Karasalihoğlu, Murat; “Kastamonu Kent Merkezinde Yer Alan Dinsel Kaya Mimarisi”, II. Kastamonu Kültür Sempozyumu Bildirileri, 2005, Ankara http: //muhteremlegeziye. blogspot. com