тур проект суев.pptx
- Количество слайдов: 31
“Batıl inanç, insan yapımı bir dindir. ” J. Tyndall Mahaşova Didar (301 , arap)
Batıl inanç, mantıksal bir temele dayanmayan inanç ve davranışlara denir. Gerçek bir sonucu olmayan, tepkisi kanıtlanamayan davranışlarda bulunmak, sözler söylemek, veya inançlara inanmaktır. Yolculuğa çıkan birisinin arkasından yere su dökmek, merdiven altından geçmemek, gece tırnak kesmemek buna örnektir.
Bâtıl inanç ve davranışlar, cinsiyet, eğitim, yaş vb. değişkenlere göre farklılık arz etmektedir. Nitekim araştırmalar kadınların erkeklere, yaşlıların gençlere göre bâtıl inançlara daha eğilimli olduklarını göstermiştir. Eğitim ve zekâ ile bâtıla inanma arasında ise olumsuz bir ilişki söz konusudur. Zekâ ve eğitim seviyesi arttıkça bâtıl inancı azalmaktadır.
Aksıran bir kimseye "çok yaşa!" denmesinin, aksırma sırasında ruhun geçici olarak bedenden ayrıldığına ilişkin eski inançlardan doğmuş olduğu düşünülebilir. Aksıran kimseyi bu sözlerle sevindirmek, belki de ruhun esenlikle geri dönmesine yardımcı olma amacını taşır.
13 rakamının uğursuz olduğu batıl inancının ise; 13 Ekim 1307 Cuma günü Tapınak Şövalyeleri'nin tutuklanması ve işkence edilerek öldürülmesine dayandığı sanılmaktadır. Bu batıl inanç hâlâ öylesine güçlüdür ki, bazı kimseler 13 kişiyi aynı masaya oturtmaktan kaçınır. Bazı ünlü otellerde 13 rakamı taşıyan oda ve kat yoktur.
BMW'nin Münih'te bulunan merkez binasının 13. katı boştur.
Günlük hayatımızda farkında olmadan ya da anlamını bilmeden yaptığımız bazı batıl inançlar ve bu inançların ilginç çıkış noktaları sizlerle. . . İyi eğlenceler dilerim. . .
Merdivenin altından yürümenin şanssızlık getirmesi Antik Mısır'da başladığına inanılan bu geleneğin sebebi duvara veya bir yüzeye yaslandığında üçgen şeklinde bir görüntü oluşturması. Antik Mısır'da üçgen kutsaldı ve altından geçilmesi hoş karşılanmıyordu.
Açık ucu yukarıya gelecek şekilde kapıya at nalı asmak Ortaçağ'da cadıların atlardan korktukları düşünülürdü. Nal da atı simgelediğinden naldan da korkacaklarını düşündükleri için insanlar kapılarına at nalı asarlardı.
Evinizin önünden kara kedi geçmesi Milattan önce 3000'li yıllarda, eski Mısırlılar zamanında kediler kutsal bir canlı olarak görülüyordu. Hatta siyah dişi kediler tanrıça olarak kabul ediliyordu. Kedileri hastalık ve ölümden korumak için kanunlar bile yapılmışlardı.
Bağımsız, bildiğini yapan, "inatçı" ve "sinsi" karakteri, ve Avrupa'da sayılarının da aşırı artması ile birleşince, kediler gözden düştü. O yıllarda evinde kedi besleyenler yalnız yaşayan fakir ve yaşlı kadınlardı. Yine o yıllar büyücü ve cadı inancının tüm Avrupa'da histeriye dönüştüğü yıllardı. Siyah kedi besleyen bu kadınların kara büyü yaptıklarına ve siyah kedilerin geceleri şeytana dönüştüklerine dair korku dolu halk hikâyeleri üretildi. Cadı konusu bir paranoyaya dönüşünce birçok zavallı kadın kedisi ile birlikte yakıldı. Fransa'da kral 13. Louis bu uygulamayı yasaklayana kadar her ay binlerce kedi yakıldı.
Yıldız kayarken dilek tutmak Bu geleneğin kaynağı 1. yüzyıla dayanır. Batlamyus'a göre yıldız kayması demek bir tanrının dünyaya bakması anlamına geliyordu. Bu yüzden insanlar tanrının gördüğü bir anda dilek tuttuklarına ve gerçek olma ihtimalinin daha fazla olduğuna inanıyorlardı.
Mezarlıktan geçerken nefesini tutmak Amerika yerlilerine göre mezarlıkta nefes almak çok riskli bir hareketti. Çünkü birisinin ruhunu içinize çekebilirdiniz.
Küçük havuzlara bozuk para atmak Bu olay Romalılar ile başladı ve daha sonra Keltler ile devam etti. Bazıları su tanrılarını yatıştırıcı bir eylem olduğuna inanıyorlar.
Şapkayı yatağın üzerine bırakmak Bazı kültürlerde kötü ruhların saçlarda yaşadığına inanılır. Bu yüzden şapkalar yatağın üzerine bırakılmaz.
Doğum günü pastasına mum dikmek Antik Yunanlar da doğum günü pastası yaparlardı. Üzerine mum dikmelerinin sebebi ise pastanın ışık saçarak Ay'a benzemesi. Bu şekilde ay tanrıçası Artemis'i onurlandırıyorlardı. Günümüzde ise mumların iyi şans getirdiğine inanılıyor.
Gelini kapın eşiğine kadar taşımak Batı kültüründe gelinin yeni evine yürüyerek girmesi uğursuzluk olarak kabul ediliyordu. Bu yüzden damat kapının eşiğine kadar gelini taşımak durumunda kalıyor.
Kafanıza kuş pislemesi Bu durum muhtemelen şanssızlığınızın son noktasında olduğunuza ve bu olaydan sonra şansınızın döneceği fikrinden kaynaklanıyor.
Evlilik yüzüğünü sol elimizin sondan bir önceki parmağına takmak evlenince yüzük takmaları eski Mısırlıların inançlarına dayanıyor. Milattan 2800 yıl önce Mısır'da yaşayanlar dairenin veya halka şeklindeki cisimlerin, başlangıç ve bitiş noktalarının olmaması nedeni ile sonsuzluğu temsil ettiklerine inanıyorlardı. Yüzük evliliğin sonsuza dek süreceğini simgeliyordu. Sonra bu inanç ve adet Romalılar vasıtası ile iyice yaygınlaştı. Kazılarda o devirlere ait çok ilginç evlilik yüzüklerine rastlanılmıştır. İnsanların
Evlilik yüzüğünün sol ele ve sondan bir önceki parmağa takılmasının sebebi ise modern tıbbın gelişmesinden önceki devirlere ait yanlış bir insan anatomisi bilgisidir. O zamanlarda dolaşım sistemimizdeki ana damarın sol elimizde bu parmaktan başlayıp kalbimize gittiği sanılıyordu. Böylece buraya takılan yüzükler evli çiftin kalben bağlılığını simgeliyordu. Gerçi şimdi damarların nereden gelip nereye gittiği biliniyor ama bu da bir gelenek olarak kaldı.
Türkiye'deki Batıl İnançlar Mezarlık, ziyaret yerlerindeki ağaçları kesenler çarpılır. Mezarlığı parmağı ile işaret etmek iyi değildir. Parmakları ile işaret eden kişilerin parmakları kurur. Kurban kesilirken hayvan dilini dışarı çıkarırsa kurban sahibi o yıl içerisinde ölür. Bir çocuk sürekli ağlarsa o evde mutlaka ölüm meydana gelir. Ayakkabı çıkarıldığında ters dönerse, ayakkabı sahibinin tez vakitte öleceği düşünülür. Yatarken çorapları baş tarafa koymak iyi değildir, insan çabuk ölür. Ölünün elbiseleri ölü yıkayıcılarına verilir.
Mezarlıktan ağaç kesilmez. Ağaçta cin olduğuna inanılır. Gece ölen kişinin üzerine sabaha kadar bıçak konulur. Ölünün yıkandığı evde üç gün ışık yanar. Baş sağlığına gelen kişilerin ayakkabıları ters çevrilmez. Mezar kazıcısına para verilmezse ölünün rahatsız olacağına inanılır. Yılan öldürülüp, suya atılırsa ve yılan suda kaybolursa yağmur yağar ve durmaz, seller olur. Kurt uluyunca ya ayaz olur ya kar yağar. Bir evin başında baykuş öterse, o evde biri ölür ya da bir yıkım olur.
doğurunca eve ağır bir şey alınırsa ya da ağır bir şey kaldırılırsa ineğin sütü kesilir. İneğin sütünü yere sağmak iyi değildir, hayvan hastalanır. İlk yaylaya çıkışta sığırların ortasından bir yabancı geçerse sığırlar hamile kalmaz, doğum yapmazlar. Bir kişinin önüne tavşan çıkması uğursuzluktur, mümkünse gidilen yoldan geri dönülür. Çakal uluyunca yere tükürmek gerekir, yoksa insanın başına bir yıkım gelir. İnek
Ateşe tükürmek, ateşe sövmek, ateşe tırnak atmak, su dökmek uğursuzluk getirir. Sabah evinden başkasına ateş verenin ocağı söner. Ocağın üstünü boş bırakmak uğursuzluk getirir. Sacayağının birdenbire devrilmesi evin başına bir yıkım geleceğini gösterir. Tencerede su boşuna kaynarsa düşmanlar çoğalır. Lamba yakılmayan evin ocağı her vakit kararır. Aynı zamanda ev sahibinin öldükten sonra mezarı da karanlık olur. Hastalanan hayvanları ateşten geçirmek iyidir. Ateşi söndürmek için su dökülmez, ateş toprakla örtülür. Ateş çok önceden sönmüş olsa dahi külün yanında yatılmaz. Külde cin ve şeytanın oynak yaptığına inanılır. Ateşin çıkardığı ses ateşi yakan kişi hakkında dedikodu yapıldığına işarettir.
Kara ağaçtan düşen yaşamaz. Kara ağaçtan beşik, sandık yapılmaz. İncir ağacının altında uyuyanları şeytan alır götürür. Ceviz ağacının altında yaşayanları şeytan alır götürür. Tarlada zina yapılırsa bereket olmaz. Üzümün tanesini, karpuzun sap kısmındaki kabuğunun içini yiyenler yetim kalır. Çocuğun bezleri yabani ağaca asılırsa çocuk yabani olur. Nar tanelerini yere dökmek günahtır, nar cennet meyvesidir. Diş düşürülünce o diş kimsenin göremeyeceği bir yere saklanmalı ya da gömülmelidir. Elleri diz üzerinde kavuşturmak, parmakları birbirine geçirip el bağlamak iyi değildir, insanın kısmeti kapanır.
Parmakların çatırdaması iyidir, insanın sağlıklı olduğunu gösterir. El yıkanırken önce sağ elden başlamalı, önce sol elden başlamak uğursuzluk getirir. Tokalaşırken ya da birisine bir şey verirken sağ el kullanılmalıdır, sol el uğursuzluktur. Baş taranırken dökülen saçları dökmek doğru değildir, bunlar toplanır, ölünce o kişinin kabrine konur. Çünkü bu saçlar kıyamet gününde tekrar bitecektir. Hamile kadın aş eridiği sırada neye bakarsa doğacak çocuk ona benzeyecektir. Akşam soğan yenen yere melekler gelmez. Gece aynaya bakanın ömrü kısa olur.
Gece acı (biber, soğan, sarımsak) evden dışarıya verilmez. Yoğurt, süt, peynir gece dışarıya verilmez. Vermek gerektiğinde üzerine kömür, üzerlik veya yeşil bir dal konularak verilir. Gece ıslık çalmak günahtır. Gece evden eve tuz verilmez. Akşam kapının önü süpürülmez. Ekmek aktaracağı evden eve verilmez. Çocuklar gece beş taş oynarsa düşman gelecek denir. Değirmenden ilk gelen unla yapılan ilk ekmeği yiyen kişinin karısı ölür. Ekmek kırıntılarını yere atmak, ayakla çiğnemek evin bereketini götürür. Gurbete giden kişinin azığından bir parça ekmek çalınır. Bir kişinin üzerinde dikiş dikilirse o kişinin kısmeti bağlanır.
Evin temeline kara taş koymak iyi değildir. Kapının önünde oturan kişi iftiraya uğrar. Duvar dibinde uyumak iyi değildir, insan çarpılır. Evin içerisi temiz olmazsa oraya melekler değil şeytanlar gelir. Böylece o evde mutluluk değil geçimsizlik olur. Evden bir kişi gurbete gittiği zaman o gün ev süpürülmez, dışarıdan misafir alınmaz. Eşya taşımak için kullanılan ala iple komşunun evine girilmez. Komşunun başına bir uğursuzluk geleceğine inanılır. Kapı eşiğinde oturulmaz, insan fakir olur. Kapı eşiğinde oturulmaz, insan bekar kalır.
Urganla komşunun evine girilmez. Aksi halde komşunun evinde kıtlık olur. Kapı eşiğinde oturulmaz, kapı eşiğinde şeytan bulunur. Yağmur yağarken kapı eşiğinde oturmak günahtır. Odanın ışığını evin erkeği yakarsa o ev daima nur içinde ve bereketli olur. Kadının yolda erkeğin önünü kesmesi uğursuzluktur. Bir kadın iki erkeğin arasından geçerse çocuğu olmaz. Bir adam iki kadının arasından geçerse sözü geçmez. Bir erkek iki kız arasından geçerse köse olur.
Yarım çay içen kadın dul kalır. Ava gidecek kişinin önünden kadın geçerse avlanamaz. Bundan dolayı o kişi ava gitmekten vazgeçer. Kız çocuğunun ilk kez kesilecek saçını dayısı keserse saçı gür olur. Oğlan çocuğunun saçını ilk kez amcası veya dayısı keser. Kız baba evinden perşembe veya pazar günü çıkar. Makası açık bırakmak düşmanlarınızın sizin hakkınızda konuşmasına neden olur. Çarşamba gecesi işlenilmez, çamaşır yıkanmaz, temizlik yapılmaz. Gece tırnak kesilmez, ıslık çalınmaz, sakız çiğnenmez. Gelinin ayakkabısının altına kimin ismi yazılırsa en kısa zamanda ismi yazılan kişi evlenir. Birisi uzunca vakit eve dönmezse veya kaybolmuşsa ayakkabısına tuz dökülür. Kişi en kısa zamanda evine geri döner.
Sonuç “Toplumun bilgi düzeyi ve hâkim dini anlayışıyla uyuşmayan, bu nedenle de anlamsız görünen, ancak bireye psikolojik yarar sağlayan” bâtıl inanç ve davranışlar modern dünyada popüler kültürün bir unsuru olarak kendilerine yer bulmaktadır. Görülen o ki, bâtıl inanç ve davranışlar farklı formlarda da olsa zaman ve mekân tanımaksızın insanoğlunun dünyasında yer bulmaya devam edecektir.
тур проект суев.pptx